top of page
1[1].jpg

Yavuz Selim Uzgur

İhlas-ı Şerif

Hazreti  Muhammed'e (s.a.v.) iman etmeden insanların ve cinlerin kurtuluşa ermesi mümkün değildir. O’nun (s.a.v.) izinde sıralanmış sahabe-i kiram, tabiin, tebe-i tabiin, evliyaullah ve mü’minler  iman konusunda en zirve kullardır. Bu yüksek iman kıvamına gelebilmek ise ancak Allah'a olan teslimiyet, muhabbet ve aşkla mümkündür. Bu aşk ve muhabbet  olmadan, çetin  riyazetlerden geçmek mümkün değildir. O nedenle İhlas-ı ve sadakati zirveye ulaşan kullar Allah'a çok aşık olanlardır. Bu yüksek aşk ve muhabbetin  içinde Allah, iyiyi de kötüyü de doğruyu da yanlışı da her şey  ile  birlikte eritmiştir. Geriye gönüllerinde Allah'tan başka bir düşünce (masiva) kalmadığı için baktıkları her surette Allah'ın tecellisini görmüşler,  her varlıkta Allah ile birlikte olmanın zevkini tatmışlardır. Yaratılan her bir varlığa, hoşgörü ve sevgiyi aktarabilir konuma gelmişlerdir.

Yavuz Selim Uzgur

İman "Amentü Şerhi"

Hazreti Muhammed Mustafa'nın nuru tüm zamanları kuşatan bir nurdur. Allahu Azîmüşşân, onun ruhunu ve nurunu öylesine yüceltmiştir ki; kendisinden önce gelen tüm peygamberler ve yine kendisinden sonra yeryüzüne gelecek olan tüm varlık onun nuruyla nurlanır. Bu, Hazreti Resûl'ün ruhuna ve nuruna has bir görevdir. Bu nedenle de Allahu Teâlâ başta olmak üzere tüm peygamberler, onun nuruna şehadet ederler. Bütün peygamberler Allah'ın birliğini Hazreti Peygamber'in nurunda müşahede ederler. Tevhid ancak Hazreti Muhammed Mustafa'nın nuruna şehadetle kemale erer.

İman
Kulluk

Duygu Çağlar

Ebû’l Hasan El-Harakānî’nin Tasavvuf Anlayışı

“Hak Teâlâ bana öyle bir fikir vermiştir ki, yaratmış olduğu her şeyi onda gördüm ve onda kalakaldım. Gece ve gündüzdeki meşguliyetlerimi (o fikir) görünmez hale getirdi. O fikir basiret oldu, küstahlık muhabbet oldu. Öyle bir mertebeye ulaştım ki fikir hikmete dönüştü, dosdoğru yola ve halka şefkat haline dönüştü; O’nun halkına kendimden daha şefkatlisini görmedim; dedim; keşke bütün halkın yerine ben ölseydim de halkın ölümü tatması gerekmeseydi; keşke bütün halkın hesabını benden sorsaydı da, halkın kıyamette hesap vermesi gerekmeseydi; keşke bütün halkın cezası bana çektirseydi de onların cehennemi görmeleri gerekmeseydi.”

 

Ebû’l Hasan El-Harakānî

Yavuz Selim Uzgur

Kulluk

“Allah’ın iman ehli ve hayırlı işlerle uğraşan kullarına ihsanlarından biri, bu sadık kullarının ruhlarına ve kalplerine harfsiz ve savt’sız olarak yaptığı hitab-ı izzettir! “Selamun kavlen min rabbirahim.”

“Ey benim sadık kullarım! Bu hitabımı iyi anlayın, varlığınızla benim selamımı başkalarına da ulaştırın. Onlara benim selamımın tek baki selam olduğunu ve âlemde bir tek benim selamımın hükmünün ezelî ve ebedî olarak ruhları besleyebileceğini öğretin.”

Duygu
Bendivan Yayın (4)
bottom of page